Kariye (Chora) Kilisesi, 6. Y.Y.'a kadar giden bir geçmise sahiptir. Günümüze ulasmis hali Osmanli döneminde ve 20. yy'in ikinci yarisinda geçirdigi onarimlarin sonucudur. Kilise, manastir kompleksinden geriye kalan tek kalintidir. Kurtarici Isa Mesih'e adanmistir. Ilk önce manastir olarak 534 yilinda Justinianus döneminde Aziz Theodius tarafindan yapilmistir. 11. Y.Y.'da 1. Aleksios'un kayinvalidesi Maria Doukaina tarafindan yeniden insa ettirilmistir. 1204-1261 yillarindaki Latin istilasinda harap olan manastir Theodoros Metokhites tarafindan 14. Y.Y.'da onarilmistir. Dii narteks ve parekklesion bu dönemde yapiya eklenmistir. (Metokhites Parekklesion'u kendisi için insa etmistir ve mezari da kilisenin girisinde mermer bir tasla belirlenmis olan yerdedir.)
Yapinin önemi, Imparatorlugun, Haliç kiyisinda, surlara yakin bir yerde konumlanmis olan "Blackhernai Sarayi"na tasinmasiyla artmistir. 1296'daki büyük depreme dayanan bina, Fatih Sultan Mehmet'in Istanbul'u almasinin ardindan 1511 yilinda camiye dönüstürülmüstür. Mozaik ve freskler cami olduktan sonra bazen tahta kepenklerle, bazen de badana ile örtülmüstür. 1948'den 1958'e kadar Amerikan Bizans Enstitüsü'nün yaptigi çalismalar sonunda tüm mozaik ve freskler ortaya çikarilmistir. Yapi 1948'den bu yana da "Kariye Müzesi" olarak hizmet vermektedir. Dis kösesindeki minare ve içerde güneydogu kösesindeki mihrap disinda hiçbir Islam unsuru tasimamaktadir.
Mimari Özellikleri
Kariye Kilisesi, tipik Bizans yapisidir. Disaridan tugla duvarlariyla oldukça sade görünmekle birlikte içi en süslü kiliselerden biridir. Güney cephede uzanan dar uzun tek nefli bir sapel olan parekklesion bir bodrum uzerine yapilmistir. Üstü kismen kubbe, diger kisimlari tonozla örtülüdür. Tek apsisi vardir. Bütün bati cephesi boyunca uzanan dis narteks bugünkü cepheyi olusturur. Yapinin orta mekanini örten kubbe yüksek kasnaklidir. Osmanli döneminde onarim görmüstür ve ahsaptir. Dis cephelerde yuvarlak kemerler, yarim payeler, nisler ve tas tugla örgü siralari ile plastik ve hareketli bir görünüm saglanmistir. Dogu cephesi disa taskin apsislerle bitmektedir. Orta apsis distan yarim kemerli bir "payanda" ile desteklenmistir. Bu payanda, gotik mimarlikta yaygin olarak kullanilan bir destek ögesidir. Haç tonozlarin, yük etkisiyle sütun, paye gibi tasiyici destekleri iterek yikilmalarini önleme amaçlidir. Yarim kemer biçimlidir, distan destek saglar.
Esas ibadet mekani islevini gören naos, yapinin merkezinde yer alir ve pandantifler ile geçilen bir kubbeyle örtülüdür. Naosun dogu uzantisi, sunak masasinin yer aldigi bema ya da kutsal mekandir. Bema'nin iki yaninda pastoforium yer alir. Sükran ayininin hazirlandigi kuzey sapel "prothesis", giyinme odasi olarak kulanilmis güney sapel "diakonikon" olarak adlandirilir. 14. yy'dan itibaren diakonikon özel sapel islevi görmüstür.
Iki katli kuzey ek bölüm naosa birlesir. Geçis niteligindeki alt kati giyinme odasi olarak kullanilmis olabilir. Manastir kütüphanesini barindiran ve naosa bir pencere ile açilan üst kati büyük olasilikla kurucunun çalisma mekanidir.
Batida, mozaiklerle süslü iki genis narteks yer almaktadir. Özgün planinda güneybati kösesinde bir çan kulesinin yer aldigi dis narteks, kapinin bulundugu revakli cephesi ile disa açilir. Nartekslerde mozaikler, mermer kaplamalar ve kabartmalar görünmektedir. Ek sapel konumundaki parekklesion mezar sapeli islevini görmüstür. Buradaki fresklerin hemen hemen tümü korunmustur. Parekklesionla naos arasinda, tamamlanmamis depo ve muhtemelen kesis odasi olarak kullanilan özel bölümü baglayan geçit bulunmaktadir. Özel bölüm naosa bir pencere ile açilmaktadir.
Mozaikler
Kariye mozaik ve freskleri Bizans resim sanatinin son dönemine ait (14. yy.) en güzel örneklerdir. Önceki Dönemin yeknesak fonu burada görülmez. Derinlik fikri, figürlerin hareket ve plastik degerlerinin verilisi, figürlerdeki uzama bu üslubun özellikleridir.<